Kırklareli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Köprüler

  • Lüleburgaz Sokollu Mehmet Paşa Köprüsü (1).jpg
  • Lüleburgaz Sokollu Mehmet Paşa Köprüsü (2).JPG
  • Lüleburgaz Sokollu Mehmet Paşa Köprüsü (3).JPG
Sokollu Mehmet Paşa Köprüsü:

İstanbul-Edirne asfaltı üzerinde, Lüleburgaz’ın Edirne çıkışı tarafında Lüleburgaz Deresi üzerinde bulunmakta olup,

Sokullu Mehmet Paşa tarafından Mimar Koca Sinan’a yaptırılan Lüleburgaz Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi ile birlikte 1569-1570 yıllarında yapılmıştır. Çevre taşları ince yonu, menba tarafındaki orta ayak detayları sağlamdır. Mansap tarafında, muntazam on iki köşeli bir planın yarısı üzerine resmedilen piramitten oluşan kısım, Lüleburgaz tarafında olan ayakta ilk şeklini muhafaza etmektedir. Diğeri ise sonradan ehil olmayan ustalarca, piramit yerine koni şeklinde yapılmıştır. Halen kullanılmakta olup, İstanbul-Edirne asfaltı İlçe dışına alındıktan sonra bu köprünün yükü azalmıştır.

Köprünün yapılış amacı; Kervan ve posta yolları üzerindeki suları aşmak için yapılmış ve aynı zamanda 16.y.y.da Osmanlı İmparatorluğunun yaptığı hizmet etmektir. Osmanlı İmparatorluğu zamanında sefere çıkan ordunun. Mimarbaşının seçtiği hassa mimarlarından birinin emri altında yüzlerce inşaat ustası bulunuyordu. Strateji icabı yapıları ve köprüleri bu ekip yapmaktaydı. Bu köprülerin bir kısmı acelece ahşaptan yapılmaktaydı. Ancak Batı sefer yolları üzerinde bulunan Harami deresinde Kapı Ağası, Büyük Çekmece, Silivri, Lüleburgaz Sokullu Mehmet Paşa, Alpullu’da Sinanlı, Cisri Mustafa Paşa Köprüsü ile Visograd’ta Vizir-i Azam Mehmet Paşa ve Mostar Köprüsü sağlam işçilikle yapılmış, günümüze değin gelebilen köprülerdir. Lüleburgaz Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü de batı seferlerine çıkan orduya hizmet etmesinin yanında, imar faaliyetlerinin içinde yer almasıyla önemlidir. (Kaynak: Zekeriya Kurtulmuş            ;Lüleburgaz Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi, Atatürk Ün. Fen-Ed. Fak. Ark. S. Tarihi Böl. S. Tarihi Ana Bilim Dalı Bitirme Tezi)

 

  • Babaeski Köprüsü  (1).JPG
  • Babaeski Köprüsü  (2).jpg
  • Babaeski Köprüsü  (3).JPG
Babaeski Köprüsü:

İstanbul-Edirne asfaltının Babaeski Deresi (Şeytan Dere)ni geçtiği, Babaeski’nin Lüleburgaz çıkışında yer alır. 1633 (H.1043) yılında 4. Murat devrinde yapılmıştır. Muntazam kesme taş kaplı, kargir bir köprüdür. Nehir taştığı zaman zedelenmemesi için, 6 kemerli köprünün kemer aralarında büyük delikler bulunmaktadır. Nöbet hücreleri birer dantel gibi taş işlemedir. Kuzeydeki nöbet hücresi aslına uygun olarak yeniden yapılmıştır. Halen kullanılmaktadır.



  • Sinanlı Mimar Sinan Köprüsü (1).JPG
  • Sinanlı Mimar Sinan Köprüsü (2).JPG
  • Sinanlı Mimar Sinan Köprüsü (3).jpg
Alpullu (Sinanlı) Köprüsü:

16. yy. ortalarında Sokullu döneminde yapılmıştır. Mimar Koca Sinan’ın en muhteşem abide köprüs   üdür. Sivri kemerlidir.   Koca Sinan, bu büyük kemeri teşkil eden 76 cm.lik çevre taşlarını da tek taş olarak kullanmıştır. Bu genişlikte kemer taşına hiçbir köprüde rastlanmaz. Bu taşların boyları 2,5 metreyi bulmaktadır. Korniş profili aynı olup, korkuluk taşı ile dış yüzleri birleştirilmiştir.



  • Pehlivanköy Akarca Köprüsü (1).JPG
  • Pehlivanköy Akarca Köprüsü (2).jpg
  • Pehlivanköy Akarca Köprüsü (3).JPG
Pehlivanköy Akarca Köprüsü:

Uzunköprü-Edirne yolu üzerinde, Pehlivanköy’e Uzunköprü tarafından girişte bulunan Ergene Nehri üzerinde bulunmaktadır.  Osmanlı imparatorluğunun Anadolu'dan Balkanlara genişlemesi sırasında önünde engel görünen Ergene Nehri'nin bol suyunu aşmak amacıyla yapılmıştır. Ortadaki büyük kemerli gözün etrafında oluşturulan yuvarlak kemerli gözlerle toplam 7 gözlü olarak yapılan köprü, bugün kullanılır durumdadır. Üst yarısı kırılmış ve tarihi bulunmayan (muhtemelen kırılan kısmında tarih mevcut idi) kitabesine göre yapılış yılı kesin bilinmemekle birlikte, köprünün yapılış şekli, malzeme ve kullanım amacı gözetildiğinde Osmanlı döneminde 16.y.y. da yapıldığını söylemek mümkündür.

Bir rivayete göre köprü Pavlu adlı bir usta tarafından yapılmıştır. Ancak tüm çabalara rağmen orta kemeri tutturmak mümkün olmamıştır. Yine rivayetlere göre köprüyü yapan usta bir yiğidin kurban edilerek duvarın içine gömülmesi ile ancak kemerin ayakta kalabileceğini söyler. Çare olarak kendilerine bir gün yemek taşıyan hanımlar arasında kura çekilir. Her kim ki kurada çekilirse kurban edilecektir. Ertesi gün yemek getirecek olan kadına kura isabet eder. Kurada çıkan kadın yeni doğum yapmış, kucağında çocuğunu emzirmektedir. Kadın ertesi gün gelir, köprünün kemerine sıkıştırılmak suretiyle kurban edilir ve kemer de tamamlanır. Bu nedenle, her Cuma gecesi köprü ayağında ağlayan kadın sesi duyulduğu ve iki taş arasından süt aktığı söylenile gelmiştir.